ÇOCUĞUN OKULA ALIŞTIRILMASI
Çocuğun okula alıştırılması, çocuktaki tedirginlik konularındaki Shu Hakan Berktaşın hazırladığı yazımızı okumanızı tavsiye ederiz.. Okul, kendine özgü toplumsal bir sistemdir. Öğrencinin bu sistem içerisinde büyürken öğrenmesi ve gelişmesi ise kaçınılmaz bir gerçektir. Başlamanın başarmanın yarısı olduğunu düşünürsek nasıl başlayacağımızın ne kadar önemli olduğu gerçeği işte tam da bu noktada çıkıyor karşımıza. Uzun yıllar devam edecek olan eğitim- öğretim sürecinin başlangıcındasınız ve haklı olarak türlü türlü endişeleriniz var. Şimdi tüm endişelerinizden sıyrılın çünkü en başından başlıyoruz.
Sizin değil çocuklarınız
Özlenen bir yaşamın oğulları ve kızlarıdır onlar.
Sizden geldiler henüz sizinledirler
Ama sizden ya da sizin değildirler.
Sevginizi verebilirsiniz onlara
Düşüncelerinizi değil.
Bedenlerini barındırabilirsiniz
Ruhlarını değil.
Çünkü ruhları yarının evlerinde barınacak,
O evler ki düşünüzde bile göremeyeceksiniz.
Onlar gibi olmaya çalışabilirsiniz
Onları kendiniz gibi yapmaya değil.
Kahlil Gibran ( In The Proptet; 1923)
Huzurevi mi arıyorsunuz?
Aradığınız huzurevini Sosyal Hizmet Uzmanlarımızın danışmanlığı ve referansı ile bulmak için arayın.
+90 552 221 88 33 – +90 212 873 05 07
Çocukta Tedirginlik
En başından başlıyoruz, demiştik. Mis kokulu bebeğinizi kucağınıza aldığınız o ilk andan itibaren her şeyiyle nasıl da özveriyle ilgilendiniz. O kadar çok şey yapmanız gerekti ki yahut yapmamanız. Belki bazen de farkında olmadan abarttığınız ya da olması gerekenden daha pasif kaldığınız. Bedensel, devinimsel, bilişsel, duygusal, cinsel, toplumsal, törel gelişim evreleriyle yoğrulan küçük bebeğiniz artık yaşıtlarıyla bir arada bir eğitim sürecine başlıyor. Bu başlangıç onda bazı endişelere sebep olabilir. Bu durumda endişelerinizi çocuğunuzdan fazla yansıtmamaya özen göstermelisiniz. Kişilik oluşumunda dikkat etmeniz gereken en önemli kısım, kişiliğin çocuğa öğretilemeyeceği, çocuk tarafından özümseneceğidir. Gelişmesi bedeninde, zihninde, duygularında ve davranışlarında kendisini gösterecektir. Davranışlarının sebeplerinin ise sadece kendine ait olmaktan ziyade anne-baba ve çevresel faktör etkileşimlerinden de nasibini alacağını göz ardı etmemek gerekir. Okula başlama sürecinde eğer bir takım değişken hareketler ve tavırlarla karşılaşıyorsanız ve bu davranışları bir türlü engelleyemiyorsanız, ortaya nasıl çıktığını dahi anlayamadığınız bir sorunun içinde bulduysanız kendinizi burada elbette nedenine ulaşmaya çalışmalıyız. Kalbine dokunarak başlayabiliriz. Çünkü zihninde ve kalbinde yer eden her ne ise çözüm ya da sorunun ta kendisidir. Yetişkin yaşlarda dahi hatırlayabileceği bu sebepler onu kendi olmaktan uzaklaştırmamalıdır. Kaygı ve stresle başa çıkma gücü kazanmalı, sorumluluk almalı ve yerine getirebilmeli, üretkenliğe meyilli olmalı ve unutmayınız ki kendine özgü olmalıdır. O, kendidir. Kardeşlerinden, kuzenlerinden ya da herhangi bir başka çocuktan farklıdır. Farklı davranabilir ve farklı düşünebilirler. Çünkü çocuk sizindir ama önce kendidir.
Aile İçi Çatışma
Çocuğu sosyal ortama hazırlayan ilk dinamik yapı aile ortamıdır. Bu yüzden evde çatışmaların nasıl çözüldüğünü fark etmeye çalışmak önemlidir. Çocuğun çatışma durumunda sinirlilik hâliyle baş etmeyi öğrenme süreci de model alma yöntemiyle alakalıdır. Çocuklar gözlemler. Evdeki çatışmaları çözme yöntemini içselleştirerek dışarıdaki sosyal hayatında da aynı yöntemi kullanır. Çocuk, kimi davranışının anne-babası tarafından kabul edilmediğini ve onlara onlara sorun yarattığını bildiği hâlde davranışını değiştirmek istemez. Bu duruma ortam hazırlayan en önemli sebeplerden biri hemen hemen her yazımızda üstünde önemle durduğumuz ‘’dinleme’’ eyleminin yetersizliğidir. Doğru yöntemlerin bulunamaması ve sürecin uzun süre devam etmesi durumunda anne-baba ve çocuk ilişkisinde sorunlar oluşabilir.
- Çocuğun anne-babasının çözüm önerilerine uymasında isteksizlik varsa,
- Cezalandırılma korkusu yaşıyorsa,
- Ailesine karşı öfkeliyse,
- Çocukta bağımlı ve dıştan denetimli bir kişilik yapısı oluştuysa,
- İş birliği davranışı gelişemediyse Sert Yöntem uygulayıp uygulamadığınızı farkına varmalısınız.
Anne-baba ve çocuk arasında yaşanan anlaşmazlıklarda anne ve baba, çocuğun kabul edeceğini düşünerek sorunun çözümü için kendileri karar verirler. Çocuk bu çözümü kabul ederse arada bir sorun çıkmaz. Peki, kabul etmezse? Ebeveyn önce çocuğu ikna etmeye çalışır. Çocuk direnmeye devam ederse anne –baba çocuğu söylenene uymaya zorlamaya başlar. Otorite kullanır. Böylece ebeveyn kazanan, çocuk ise kaybeden olur. Eğer burada yazılanları yaşıyorsanız çocuğunuzu bu yöntemi kullanarak yetiştiriyorsunuz demektir. Başka bir taraftan bakalım: yaşanan bir sorunu çözmede yine kararı ebeveyn verdi ve bu kez çocuk yine itiraz etti. Ebeveyn direkt çocuğun isteğine razı olursa kazanan çocuk olacaktır. Burada da Yumuşak Yöntem uygulamış oluyorsunuz. Peki, bu durumda çocukta neler görülebilir?
- İstediği olmadığı durumlarda öfke nöbetleri yaşayabilir.
- Ailesini suçlu hissettirmek için saldırganlaşabilir.
- Benmerkezci olarak yetişir ve işbirliği gelişemez, sosyal ilişkilerinde birçok zorlukla karşılaşabilir.
Hukuk Danışmanlığı
Sosyal Rehberlik olarak tüm İstanbul iline ve çevrede bulunan illere avukatlık hizmeti vermekteyiz. Bizi ceza, bilişim, tıp, iş hukuku, aile hukuku ve boşanma davaları, internet hukuku ve iş davaları için arayabilir ve soru sorabilirsiniz..
+90 552 221 88 33 – +90 212 873 05 07
Çocuğunuzu Tanıyor musunuz?
Her ebeveyn gibi onu çok düşündüğünüz için acaba fazla karar verdiğiniz ya da uyguladığınız oldu mu? Okula başlarkenki zorluklarla bu konunun ne alakası var diye düşünmeyiniz. Çünkü kendi olmasına yeteri kadar müsaade edilmemiş olan çocuk sizden uzak kaldığında neyi ne kadar yapabilecektir? Yapmak isterken müdahale edilmeden dozunu ne kadar bilebilecektir. İlkler önemli. İlk bireysel davranışlar ve muhakeme edebilme yeteneği evde değil de okulla başlarsa bu başlangıç onun için elbette ürkütücü ya da kafa karıştırıcı olabilir.
Utangaçlık, güvensizlik ve alıştığı konfor alanından uzaklaşan çocuk bocalar. Bu yüzden karar verme, değerlendirebilme, sorumluluk alma, kendi kararını alabilme ve uygulayabilme becerileri evde gelişmeye başlamalıdır. Onu teşvik etmek, desteklemek ve karşılaştığı sorunlar karşısında vazgeçmemesini hatta tekrar tekrar deneme alışkanlığı kazanmasını sağlamak ona bırakacağınız en büyük miras olacaktır. Bunlar ne gibi konular olabilir? Örneğin: solak olduğunu fark ettiğiniz çocuğunuzun ısrarla sağ elini kullanması için çabalamışlığınız var mı? Ya da etrafınızda bu tarz bir davranış fark ettiniz mi? Hâlbuki solaklık bir kusur değil kalıtsal bir özelliktir. Bu durumda çocuğunuza vermeniz gereken eğitsel destek, çevreyi elverdiğince rahatlıkla kullanabileceği biçimde düzenlemek olacaktır. Bir başka yönden bakalım. Kendine ve çevresine zarar vermeye meyilli davranışlar elbette uyarılmalı, açıklanmalı ve engellenmeye çalışılmalıdır. Bakınız, eğitim psikolojisinin üç çalışma alanı: öğrencinin tanınması, öğrenme ortamının yaratılması, öğrenme sürecinin geliştirilmesidir. Öğrencinin tanınması. Peki, düşünelim. Düşününüz. Çocuğunuzu ne kadar tanıyorsunuz? En sevdiği şarkı? En sevdiği renk? Uğurlu sayısı? Mesela görünmez olma özelliği olsa ilk nereye gider? Evde bir kural koyacak olsa size ne gibi bir kural koyar? Palyaçodan korkar mı yoksa onları sever mi? Kitap sevmediğinden yakınırken acaba evde kaç kişinin bu alışkanlığı olduğunu sorgulasak mı?
Çocukla Empati
Ödev yaparken yakınan çocuğunuz var diyelim. Yakınmak. Biz de yapmamız gereken yükümlülüklerimizden ya da işimizin yoğunluğundan yakındık ve hem de kaç kez üstelik evin içinde de ve onların yanında da. Bu bizim için ne kadar doğal bir süreçse onlar için de öyle. Sabah erken kalkmak, okula gitmek, orada bırakıldığını zannetmek, eve geldiğinde temizlenip yemek yemenin ardından ders ders ödev yapmaya başlamak ve yatmak onların tatil dışındaki rutinleri. Bu rutin içinde çocuğun hayatındaki ‘’çocukluk’’ nerede? Onu arayıp bulmak hem onun hem de bizim için yeni bir keşif, hayatımızı daha olumlu hale getiren bir süreç başlangıcı olacaktır. İhtiyacı olan güvenme isteği öncelikle kendini rahat hissetmesiyle başlar. Rahatlığı ise sorun çözme yeteneğiyle doğru orantılı. Bu da özgüvenle elbette. Anlayacağınız sevgili ebeveynler, çocuğunuzla geçireceğiniz vakit ve o vakitte neler yaptığınız anne-baba arasında birbirine paslanan tatsız ve sıkıcı bir zorunluluk değil yemek için yaptığınız hamurun mayasıdır. Kendine güvenen, deneme-yanılma yöntemini uygulayabilen, düşünen, karar verebilip bunu uygulayabilen bir çocuk okula başladığında etrafını doğru ya da iyi gözlemleyebilir, karşılaştığı sorunlarla baş edebilir, baş edemediği takdirde baş vuracağı noktaları değerlendirebilir, konuşabilir.
Çocuğuk Ve Okul
Konuşabilen çocuk ya da bir başka deyişle dinlemenin önemini öğrenmiş ve bu alışkanlığı kazanmış bir çocuk tahmin bile edemeyeceğiniz durumlarda kendini ortaya koyabilir. Kendi çocukluğunuza baktığınızda sizi ürküten noktaları sonrasında düşündüğünüz gibi olup olmadığını ya da kendi okul süreciniz hakkında edeceğiniz sohbetler etkili olabilir. ‘’Aslında biliyor musun ben ………..’’ diye başlayarak ona anlatmaya başlayacağınız herhangi bir durum belki de onu içinde bulunduğu sıkıntılı süreçten çıkarmaya yetecek bir anahtar olabilir.
Piaget’ e göre zekâ, bireyin çevresine uyum sürecidir. İnsanın uyum sağlama çabası süreklidir. Uyum ise insanın çevresiyle etkileşiminde denge sağlamaktır, biliyor muydunuz?
Uyumu sağlamaya yönelik çabalar ise insanın çevresine verdiği tepkilerden, en üst düzeydeki algılama, kavramlaştırma, bellekte saklama, düşünme, sorun çözme düzeyine varıncaya dek tüm bilişsel tepkileri saklar. Kişilikle zekâ karşılaştırması gibi yanlış bir kıyaslama yapmadan yanlarında olduğumuzu bilmek onları yatıştırmaya yönelik en samimi hareket olacaktır. Evde ve size dair denenecek yöntemler arasında uygulanması önerilen bu davranış modelleri haricinde bir uzman eşliğinde hareket etmeniz gereken durumlarda lütfen destek almaktan çekinmeyiniz. Çocuğunuz için alacağınız destek onun hayatında olmasını dilediğiniz ama kendi kendinize yol bulamadığınız durumlarda hayatı önce onun sonra sizin için daha kolay hâle getirecektir.
İletişim Becerisi
Kendi duygu ve gereksinimlerini başkalarına anlatabilme becerisi kazanılmalıdır çocuk. Duygularının farkına varan çocuk, doğru iletişim kanallarını kullanarak karşı tarafa isteklerini ve beklentilerini aktarabilmelidir. Ebeveynler olarak kendi yaşadıklarınızı çocuğunuzla paylaşabilirsiniz.
Okul Döneminde Ekran Süresini Sınırlamak
Okul Motivasyonun sorumluluklarının yerine getirimesi için zaman ayırması gerektiği anlatılmalıdır. Çok fazla ekran zamanı olan çocuklar, cihazlara daha az zaman harcayan çocuklardan daha agresif davranışlar sergileyebilir. Ekrana ayrılan sürenin el becerileri, çeşitli etkinlikler, sosyal aktiviteler, spor, müzik en önemlisi de aile ilişkileri ya da yaşıtlarıyla geçirilen zamana aktarılması gerekir.