ÇOCUKTA KAYGI
Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Bildirgesi’ne göre 0-18 yaş arası tüm bireyler çocuk olarak kabul edilmektedir. Gelişimin en hızlı olduğu dönem ise 0-6 yaş arasıdır. Çocuğun hayatındaki ilk altı yıl, yani ilkokula başlama dönemine kadarki ömrü, onun kişiliğinin şekillendiği yıllardır. Fiziksel, bilişsel, duygusal gelişimin en hızlı olduğu bu dönemde çocuk, hem kendi kendini kontrol edebilmek hem de çevresini kontrol edebilmektedir. Bu da onun kendine olan güvenini artırmaktadır. Öğrenme ve oynama isteği sürekli bir hâl almıştır. Gelişim süreklidir, bir bütündür, belirli dönemlere göre farklılıklar gösterir ki zaten belirli özellikler de farklı zamanlarda hızla gelişir. Unutulmaması gereken en önemli noktalardan biri ise gelişimdeki bireysel farklılıklardır ve hazır bulunuşluk çok büyük önem taşır.
Huzurevi mi arıyorsunuz?
Aradığınız huzurevini Sosyal Hizmet Uzmanlarımızın danışmanlığı ve referansı ile bulmak için arayın.
+90 552 221 88 33 – +90 212 873 05 07
Çocuğun Gelişimini Etkileyen Faktörler
Kalıtım, değerli olma duygusu, sorumluluk, güven ortamı, yakınlık ve dayanışma duygusu, zorluklar karşısında vazgeçmeden mücadele ederek onların üstesinden gelmeyi öğrenme, kendini gerçekleştirme ortamı, mutluluk duygusu, sağlıklı manevi yaşamın temellerini oluşturma ortamı, kendini değerli görme …gibi kavramlar yer alır.
Kendisi ve çevresi hakkında en temel duyguları öğrenmeye başlayacağı ilk bir yıldan itibaren ay ay dahi bedensel ve ruhsal gelişimlerinde farklılıklar görülen çocuk için güven duygusunu kavramak çok büyük önem taşır. Yapabilirlikleri hazır bulunuşluk seviyesine göre kısa zamanda çok yol kat eden çocuk için karşılıksız sevgi ve güvenme duygusu, bedeni fiziksel olarak gelişirken nasıl ki iyi ve sağlıklı beslenmeye ihtiyaç duyuyorsa ruhsal gelişimi açısından işte bu denli önemlidir.
Gelişim Çocuktan Çocuğa Farklılıklar Gösterir
Her yaşın belirli özellikleri vardır. Gelişim çocuktan çocuğa farklılıklar gösterir tıpkı yaşlarda olduğu gibi. Örneğin: iki yaşındaki bir çocuk, keşfetme, her tarafı bir hevesle araştırma, adeta her yerin altını üstüne getirme dönemindedir. Dolasıyla serbestçe hareket etmek isteyecektir. Bu durum engellendiği zaman hırçınlaşabilir ya da fiziksel tepkiler verebilir. Üç yaşa gelecek olursak, anneden bağımsızlığını ilan etmeye başlayan çocuk inatçı olmaya başlayabilir. Sevildiğini ve kabul gördüğünü bilmeye ve hissetmeye çok ihtiyaç duyacaktır. Baskıcı, tutarsız ve ilgisiz davranmaktan kaçınmamız gerekir. Kişiliğinin iskeletini oluşturduğu dört-altı yaş aralığında ise çocuk artık tam anlamıyla sosyaldir. Kişisel bakımını kendi yapmaya başlayan çocuk kendi kararlarını uygulamayı isteyerek sizinle sürekli bir çatışma içine girebilir. Bu dönemde ise koşulsuz şartsız yapmanız gereken en önemli davranış: çocuğu dinlemektir.
Hukuk Danışmanlığı
Sosyal Rehberlik olarak tüm İstanbul iline ve çevrede bulunan illere avukatlık hizmeti vermekteyiz. Bizi ceza, bilişim, tıp, iş hukuku, aile hukuku ve boşanma davaları, internet hukuku ve iş davaları için arayabilir ve soru sorabilirsiniz..
+90 552 221 88 33 – +90 212 873 05 07
Kaliteli Zaman Geçirme
Evet, ‘’kaliteli zaman geçirme’’ kavramı günümüzde ebeveynlerin oldukça hâkim olmaya çalıştığı bir durum fakat bu zaman diliminin içinde abartılı tepkiler vermeden gerçekten ‘’onu’’ dinlemelisiniz. En çok buna ihtiyacı olacaktır. Karşılıklı iletişimde ilk aşama dinleme eylemidir. Anlama, konuşma olarak devam etmelidir. Örneğin: Bir yaşındaki bir çocuk duygularını dile getirmek için ağlıyorsa altı yaşındaki bir çocuk oyunda başarısız olduğu için ağlamaya başlar. Hangi hareketi neye karşılık yaptığı iyi gözlemlenmeli ve ona kendisini anlamaya çalıştığınızı öfkeye kapılmadan, açıkça hissettirmeye çalışmalısınız. Çocuğunuzu anlamak, hem onun hem de sizin için hem hayatı daha güzel ve anlamlı bir hale getirecektir hem de aranızdaki bağın kuvveti çok daha artacaktır. Zira çocuk düşündüklerine değer verildiğini hissettiğinde muhakeme yeteneği de daha fazla gelişir. Çünkü onu dinlemek ve dinlerken de normal tepkiler vererek karşınızda herhangi bir insan bir şey anlatıyor gibi düşünerek hareket etmek onu aşırılıktan, gereksiz abartılardan ya da tam tersi kaygılardan uzak tutmaya başlayacaktır.
Çocukta Kaygı
Çocuk doğduğundan itibaren fiziki bir engel durumu, aile durumu, gelir düzeyinden tutun da çevre olgusuna kadar pek çok şey kaygı duymasına neden olabilir. Odasının ayrılması, ona verilen tepkilerin büyüklüğü, dinlenilmemesi, kendini değersiz hissetmesi, kardeş gelmesi, anne-baba iletişimsizliği ya da ayrılığı ve yahut ölümü durun çok daha basit bir neden ekleyelim. Mesela uyumak, yemek yemek dahi kocaman bir sorun haline gelebilir. Tuvalet eğitimini verdiğiniz çocuğunuz birden bire altına kaçırmaya başlayabilir hem de bilinçli olarak. İşte, burada sağlık olarak bir problemi olmadığından eminseniz bilmeniz gereken bir şeye tepki verdiğidir. Bu cümleyi tüm uzmanlar söyler ve cümle şöyle devam eder: ‘’ Üstüne çok düşmeyin.’’
Ne Yapmak Lazım?
Çocuğumuza sevgi vermek; onu önemsemek, güvenliğini sağlamak, kişiliğini geliştirmesi için özgürlüğünü desteklemek, ona gülümsemek, üzüntüsünde yanında olmak gibi fiillerle belli olur. Tüm bunların yanı sıra onu tanımalısınız. Tanımaya çalışmalısınız. O kendini keşfettikçe siz de onu keşfetmelisiniz. Birlikte zaman geçirerek ve konuşarak gerçekleştirebileceğimiz bu durum onun kişisel gelişimi için çok önemlidir. Susturulması ya da kendini değersiz hissetmesi durumunda ortaya çıkacak olan ‘’kaygı’’ onda yerleşebilir ve en ufak durumlarda dahi onu ele geçirebilir. Bu kaygılar korkuya dönüşebilir. Özgüven eksikliği de beraberinde gelir haliyle. Konuşurken sesi kısık çıkar, bildiklerini bile söylemekten kaçınır, toplum içine girmek istemez, içine kapanmaya başlar. Utangaçlık, kendini cezalandırma, öfke nöbetleri doğurabilir bu durum. Yapmamamız gerekenler içinde özellikle ilk sıralarda gelen maddeler içinde çocuğu önemsememe, aşağılama, ses yükseltme, şiddet uygulama, topluluk içinde bağırma ve cezalandırma, başka çocuklarla kıyaslama, herhangi bir insandan ya da kavramdan korkutarak söz dinlemesini sağlamaya çalışma, kendini yetersiz hissettirecek davranışlar sergileme ve onu dinlememe gelir. Sabır ve anlayış göstermek çok zor bir hâle gelebilir. Bir çok kez yapmak istediğinin yetişkinin anladığı şey olmadığı gelmelidir. Ne yapıyorsa işte tam da o hareketin sebebinin ne olduğunu öğrenmek isteyişinizin sebebi çevreye rezil olmaktan çok gerçekten bu durumu çözmek olmalıdır. Şu an okuduğunuz satırlar sizi suçlarmışçasına cümleler olarak yazılmadı. Özellikle çevre faktörü tıpkı çocukta olduğu gibi anne için de çok önemli. Çünkü çocuğun sergilemiş olduğu tüm olumsuz hareketlerin altında aile içi aldığı terbiye sorgulanır. Sanki dünya üzerindeki tüm çocuklar pille çalışan bir oyuncak bebek de bir sizinki bozuk çıkmış gibi hissetmenize sebep olur bu çevre faktörü sizde. Lütfen bu duygulardan arınınız ya da en azından deneyiniz. Çünkü çocukla en çok vakit geçiren kişi annedir. Aile içinde kaç birey varsa onlardır.
İletişim Becerisi
Kendi duygu ve gereksinimlerini başkalarına anlatabilme becerisi kazanılmalıdır çocuk. Duygularının farkına varan çocuk, doğru iletişim kanallarını kullanarak karşı tarafa isteklerini ve beklentilerini aktarabilmelidir. Ebeveynler olarak kendi yaşadıklarınızı çocuğunuzla paylaşabilirsiniz.
Anıları Konuşun
Bu ‘’kaliteli vakit geçirme’’ nedir? Sürekli oyunlar oynamak mı değişik aktiviteler mi yoksa etkinlikler mi? Kaliteli vakit geçirmek ne demek biliyor musunuz? Çocuğunuz büyüdüğü zaman size: ‘’Hatırlıyor musun anne, ………u ne çok yapardık?’’ ya da ‘’Hatırlıyor musun baba, ……u unutamıyorum ne eğlenirdik ama!’’ gibi cümleler kuracak ve küçüklüne dair hatırladıkları arasında kişiliğini oluşturan ve katkıda bulunan davranışlarınız olmalı. Yani, ona verdiğiniz cesaret, bardağın dolu tarafını görüp ona kazandırdığınız cesaret, elinden tutuşunuz, gülüşmeleriniz, oyunlarda haksızlık yüzünden yaptığınız tartışmalar, yaşadığınız her bir anın doyasıya hakkını verişinizdir kaliteli zaman geçirmek denen kavram.
Birlikte yaptığınız aktivitelerde ona söylediğiniz bir anlık sözler o kadar değerlidir ki. Yapamadığını her söylediğinizde istemeden verdiğiniz zararı düşününüz. Ama nasıl yapması gerektiğini anlatarak bir kez daha denemesi için cesaretlendirdiğinizde ona katabileceklerinizi bir düşününüz. Hayata ve kendine dair tüm kaygılarından, korkularından, güvensizliğinden, utancından yani çocuğu zorlayabilecek ve adaptasyonunu sıkıntıya sokabilecek her olumsuz durumdan birçok bu gibi durumdan olduğu gibi yine yeni yeniden sizin sayenizde ve sizin yardımınızla, sizin katkınızla sıyrılmayı başaracaktır.
Kaliteli Vakit
Ebeveynler olarak eksiklerimizi, yanlışlarımızı giderebiliriz. Kendimizi geliştirebilir, çocuklarımıza daha faydalı olabiliriz. Çocuklarımızın geleceğine yapabileceğimiz en doğru yatırım, onlara göstereceğimiz ilgi, sevgi ve ayıracağımız “kaliteli vakittir .” Yani onlarla birebir ilgilenmek ve onlarla iletişime geçmektir.